Akciğer Kanseri Ameliyatı – Sorular ve Yanıtları
Akciğer kanseri ülkemizde ve tüm dünyada en sık görülen kanserlerden biri olmaya devam etmektedir. Akciğer kanseri teşhisi sırasında hastalara birçok testler uygulanır; bilgisayarlı tomografi ve PET-BT çekilir, gerekli hallerde bronkoskopi veya iğne ile biyopsi gibi işlemler yapılır. Sonuçta doktorlar hastanın tedavisi için en faydali yöntemin ameliyat olduğuna karar verebilirler.
Aşağıdaki yazımız akciğer kanseri ameliyatları hakkındaki sorulara yanıt vermek amacıyla aktif bir özen ve dikkatle hazırlanmıştır.
Akciğer Kanseri Ameliyatı Hangi Hastalarda Uygulanır?
Ameliyat ancak akciğer kanserinin birinci ve ikinci, yani erken evrelerinde uygulanır. Akciğer kanserinde ameliyata uygun bulunmuş olmak önemli bir şanstır. Sadece her beş akciğer kanserli hastadan bir tanesi ameliyat edilebilir durumdadır. Ne yazık ki hastaların %80’i gibi oldukça büyük bölümünde akciğer kanseri ileri evrelerde tespit edildiğinden ameliyatın hastaya belirgin bir yararı olmaz. Erken evredeki akciğer kanserlerinde ameliyatla tümörlü akciğer dokusunun çıkartılması bu hastalıktan kurtulmaya olanak sağlayan en önemli tedavi yöntemidir.
Bir akciğer kanserli hastada aşağıdaki üç durumun da mevcut olması halinde ameliyatın gerekli olduğuna karar verilir:
1. Kanserin başka organlara yayılma yani metastaz yapmamış olması.
Yayılma olup olmadığı PET-BT ile tespit edilir. Kanserin SADECE akciğerde olup, kemik, beyin, böbrek üstü bezi, karaciğer veya başka bir organda metastaz yani yayılma olmadığı durumlarda ameliyat uygulanabilir.
Akciğer kanseri dört farklı evrede ortaya çıkar ve ameliyat sadece 1. ve 2. ve bazı 3. evrede uygundur.
2. Kanserin tamamının çıkartılabilir olması.
Eğer kanser yakınındaki diğer yapıların (omurga, büyük damarlar, aort, yemek borusu veya kalp gibi) içerisine girmiş ise tam olarak çıkartılması mümkün olmayabilir. Bu durumda ameliyat ancak önce kemoterapi (veya immunoterapi) ve ışın tedavisi uygulayıp kanserin küçültülmesinden sonra uygulanabilir. Bu esnada, bu tür ameliyatlarda tecrübesi daha yüksek olan bir cerrahın tecrübesi daha az olan cerrahın gerçekleştiremeyeceği bir operasyonu güvenle uygulamasının mümkün olduğu da akılda tutulmalıdır. Bu nedenle her zaman daha tecrübeli bir göğüs cerrahisi uzmanından ikinci bir tıbbi görüş almak yerinde olur.
3. Hastanın kalp ve solunum fonksiyonlarının yeterli düzeyde olması.
Akciğer kanseri ameliyatlarında kanserli akciğer dokusunın çıkartılmasına bağlı olarak hastalarda kısmi bir solunum fonksiyon kaybı olacaktır. Bu solunum fonksiyon kaybının hastanın ameliyat sonrası yaşantısını devam ettirmesine engel olmaması gerekir. İşte bunu anlamak için ameliyat öncesi hastalara solunum fonksiyon testleri yapılıp solunum yeterlilikleri görülür. Bu testlerde başarılı sonuç bulunması halinde operasyon güvenle gerçekleştirilir. Benzer şekilde kalbin akciğerler ile ortak şekilde çalıştığı göz önüne alınarak ameliyat öncesi hastaların kalp fonksiyonları incelenir. Bu fonksiyonlar normal seviyelerde ise ameliyat uygulanabilir.
Akciğer Kanseri Ameliyat Yöntemleri
Tüm dünyada gerek cerrahların tecrübelerinin artması gerekse cerrahi teknolojinin hızlı şekilde gelişmesine paralel olarak uzun yıllardır sadece açık yöntemle gerçekleştirilen birçok ameliyat artık minimal invaziv denilen kapalı yöntemlerle de gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Bu durum 1990’lı yılların ortalarından itibaren akciğer kanseri ameliyatları için de söz konusu olmaya başlamış ve geçen yıllarda kapalı akciğer ameliyatları büyük oranda açık ameliyatların yerine almıştır. Bununla birlikte bazı durumlarda akciğer kanserinden hastayı tam olarak kurtarabilmek için ameliyatın açık yöntemle yapılması zorunlu olabilir.
Açık Akciğer Kanseri Ameliyatı
Torakotomi adı verilen açık akciğer ameliyatlarında kanserin olduğu (sağ veya sol akciğer) tarafta kaburgalar arasındaki bölüm kesilerek açılır. Ekartör denilen bir cerrahi aletle bu alan genişletilir ve operasyon uygulanmaya başlanır.
Her ne kadar çoğu akciğer kanseri ameliyatını kapalı yöntemle gerçekleştirmek gerekiyor ise de bazı durumlarda (tümörün büyük olması, bazı komşu dokulardan dikkatli ayırma gereksinimi veya daha önce geçirilmiş akciğer ameliyatı olması gibi) kapalı ameliyat mümkün olmayabilir. Bu oran yaklaşık olarak %15’tir, yani hastaların %85’inde kapalı yöntem uygulanabilir.
Bu esnada bilinmesi gerekir ki, cerrahın kapalı operasyonlar konusundaki tecrübesi arttıkça kapalı ameliyat uygulama oranı da artar.
Kapalı Akciğer Kanseri Ameliyatı
Bu ameliyatlar birkaç şekilde yapılabilir. Bunlar karın bölgesinde gerçekleştirilen ve daha çok bilinen adıyla laparoskopik yöntemin akciğerler için uygulanan şekli olan torakoskopik ameliyatlar veya robotik ameliyatlar şeklindedir. Torakoskopik ameliyatlara İngilizcedeki video-yardımlı göğüs cerrahisi (Video-Assisted Thoracic Surgery) baş harflerinden oluşan kısaca VATS adı verilir. VATS işlemi kaburgalar arasından açılan bir kesiden ilerletilen bir kamerayla alınan görüntüler yardımıyla yapılır. Göğüs kafesi açılmadığı için hastanın solunum dinamikleri korunur. Böylece hastalar daha kolay şekilde nefes alıp verir, öksürür ve hareket edebilirler.
Mevcut tüm uluslararası akciğer kanseri tedavi rehberleri akciğer kanserli hastalarda kapalı ameliyatının uygulanmasını önerir.
Ameliyatı çizimlerle anlatmak daha kolay olabilir.
Bu resimde hastanın göğüs kafesine yapılan 3-4 cm uzunluğundaki tek kesi görülmektedir. Bu kesiden içeriye önce 10 mm çapında bir cerrahi kamera ilerletilir. Görüntüler ekralara yansıtılır. Diğer cerrahi aletler de aynı kesiden içeriye ilerletilerek operasyona başlanır.
Bu resimde ise göğüs boşluğu içerisine ilerletilen kamera ile alınan görüntülerle birlikte işlemin nasıl gerçekleştirildiği görülmektedir.
Artık kanserli akciğer lobu vücuttan ayrılmıştır. Vücudun dışına çıkartılması için bu akciğer bölümü bir cerrahi torba (endobag) içerisine alınır ve yavaşça çekilerek hastadan uzaklaştırılmış olur.
Hem açık hem de kapalı akciğer kanseri ameliyatlarında kanserli akciğer dokusu dışarı almakla kalınmaz aynı zamanda dört farklı bölgeden en az on adet lenf bezi de çıkartılır. Lenf bezlerini almanın sebebi kanserin buralara yayılma yapıp yapmadığını tespit etmek içindir. Eğer patoloji inceleme sonucu yayılma olduğu görülür ise hastaya ameliyattan sonra kemoterapi ve radyoterapi (ışın tedavisi) gerekli olabilir.
Akciğer Kanserinde Kapalı (Minimal İnvaziv) Ameliyat Tüm Hastalarda Uygulanabilir mi?
Hastaların büyük bölümünde Tek Port VATS ameliyatı kullanılabilir. Bununla birlikte bazı durumlarda açık ameliyat yöntemini tercih etmek gerekli olabilir. Bu tercih hem kanserin büyüklüğü ve yerleşim yeri ile hem de göğüs cerrahisi uzmanının tecrübesi ile ilgilidir. Aşağıdaki videoda daha ayrıntılı bilgileri izleyebilirsiniz.
Akciğer Kanseri Ameliyatları
Akciğerlerimiz tek bir bütün halinde değil, ayrı parçalar şeklindedir. Sağ akciğerimiz üç bölüm (lob), sol akciğerimiz ise iki bölüm (lob) halindedir. Akciğer kanseri ameliyatlarında kanserin yerleşmiş olduğu bölümler bazen kısmen bazen tamamen çıkartılır.
Lobektomi (akciğerin bir parçasının yani lobun alınması) Ameliyatı
Akciğer kanserinde tercih edilen operasyon şekli kanserli bir lobun çıkartılmasıdır (lobektomi). Hastaların büyük bölümünde ameliyat bu şekilde tamamlanır. Bu sağ akciğerde uygulanıyor ise sağ üst lobektomi, sağ orta lobektomi veya sağ alt lobektomi, sol akciğerde ise 2 lob oluğu için de sol üst lobektomi veya sol alt lobektomi şeklinde adlandırılır.
Bilobektomi (iki lobun birlikte çıkartılması) Ameliyatı
Bu ameliyat, yani 2 akciğer lobunun çıkartılması sadece sağ akciğerde olabilir. Üst ve orta lob çıkarılıyor ise üst bilobektomi, alt ve orta lob çıkartılıyor ise buna da alt bilobektomi adı verilir. Soldaki 2 lobun çıkarılmasında tüm akciğer çıkartılmış olduğu için buna bilobektomi denilmez. Bunu aşağıdaki pnömonektomi ameliyatında tanımlıyoruz.
Pnömonektomi (iki akciğerden bir tanesinin alınması)
Akciğer kanserinde her ne kadar tercih edilen sadece lob veya lobların alınması ise de kanserin ana nefes borusu veya ana bir damar üzerine yerleşmiş olduğu durumlarda sağ veya sol akciğerin tamamının çıkartılması (pnömonektomi) da gerekli olabilir. Bu sağ pnömonektomi veya sol pnömonektomi şeklinde adlandırılır.
Segmentektomi (lobdan daha küçük bölümün çıkartılması)
Segmentektomi denilen operasyonda ise bir lobun daha küçük bir bir bölümü (segmenti) çıkartılır. Bu genellikle solunum fonksiyonu kısıtlı olan hastalarda daha az akciğer dokusu çıkartılması sebebiyle tercih edilir.
Akciğer Kanseri Ameliyat Süresi
Bir ameliyatın süresi o ameliyatı gerçekleştiren cerrahi ekibin ve anestezi ekibinin o ameliyatı ne sıklıkla gerçekleştirdiği ile yakından ilgilidr. Bir ameliyatı uzun yıllardır uygulayan bir ekip ile daha az sıklıkta gerçekleştiren ekiplerin süreleri arasında belirgin farklılık vardır. İlave olarak, bazı akciğer kanserleri diğerlerinden daha büyük, yerleşim yeri itibariyle daha fazla zorlukları olabilir, ya da hastanın daha evvel geçirmiş olduğu başka akciğer hastalıkları (verem, zatürre, plörezi gibi) ameliyat süresini uzatabilir. Açık ameliyatlarda göğüs boşluğunu açmak ve sonra da kapamak gibi kapalı ameliyatlarda olmayan bir süre ilave vardır. Bu nedenle açık akciğer ameliyatları kapalı ameliyatlara göre daha uzun sürer.
Ameliyat süresi denildiğinde bu sadece ameliyata başladığınız andan itibaren değil, anestezi işlemlerine başlandığı andan itibaren ölçülür. Akciğer kanseri ameliyatlarında anestezi işlemleri kısa değildir. Bu süre 30-45 dakika arasında değişir.
Ekibimizin açık akciğer kanseri operasyon süresi 90 dakika, kapalı operasyonlarda ise 60 dakikadır. Özetle hastanın anestezi işlemi başlanıp, ameliyatın uygulanması ve sonrasında uyandırılması işlemleri süresi yaklaşık olarak iki saat ile iki buçuk saat arasında değişmektedir.
Dren – Göğüs Tüpü
Ameliyat sonunda hastaya bir göğüs tüpü-dreni takılır. Bu dren, akciğerde hava kaçağı olmadığı ve günlük gelen sıvı miktarı 250 cc’nin altına indiğinde çekilir. Bu çekilme işlemi ağrılı değildir. Dren çekilmesi ameliyattan sonra 1-4. günler arasında olur. Bazı durumlarda hava kaçağı devam edebilir ve dreni birkaç gün çıkartmak mümkün olmayabilir.
Ameliyat Ekibi
Ameliyat kıdemli göğüs cerrahı tarafından gerçekleştirilir. Yardımcılığında 1 veya 2 uzman göğüs cerrahı ve bir veya 2 hemşire bulunur. Ayrıca bir anestezi uzmanı ve bir veya 2 anestezi teknikeri görev alır.
Ekibin uzun süre bir arada çalışıyor olması bir ameliyatın başarısı için çok önemlidir.
Akciğer Kanseri Ameliyatının Riskleri
Akciğer kanseri ameliyatı riskleri yıllar içerisinde belirgin şekilde azalmıştır. Bununla birlikte, diğer tüm cerrahi işlemlerde olduğu gibi akciğer kanseri ameliyatı ve sonrasında riskler mevcuttur. Önemli olan bu risklerin önceden bilinmesi ve önlemlerin alınmasıdır. Örneğin, solunumu yeterli olmayan veya belirgin kalp hastalığı olan yüksek risk grubundaki hastalar ameliyat öncesi tespit edilerek oluşabilecek gereksiz riskler önlenir.
Kapalı (VATS) akciğer kanseri ameliyatlarında riskler açık ameliyata göre daha düşüktür.
Aşağıda belirtilen komplikasyonlar hastaların yaklaşık %15’inde ortaya çıkar.
- Ameliyat sırasında kanama
- Ameliyat sonrası enfeksiyon
- Solunum yetmezliği
- Beyin veya kalp damarı tıkanması (emboli)
- Uzun süre yoğun bakım tedavisi gerekliliği
- Şilotoraks (lenf sıvısının göğüs boşluğuna akması)
- Göz kapağında düşme
- Ses kısıklığı
- Uzun süre dren kalması
- Ağrı
- Diğer
Akciğer Kanseri Ameliyatlarında Hayati Riskler
Bir diğer çok önemli konu ameliyat sırasında veya sonrasında hayati riskin yani vefat oranının ne olduğudur. Bu oran, hastanın ameliyata alındığı günden itibaren 30 gün içerisinde oluşabilecek vefat oranı olarak ölçülür. Akciğer kanserinde lobektomi operasyonu için 30 günlük vefat oranı binde 8 ile yüzde 1,5 arasında değişir. Bu değişim hem tıbbi donanım, tecrübe gibi durumlara, hem de hastanın ek hastalıkları (kalp, şeker, tanisyon gibi) olup olmamasına bağlıdır.
Pnömonektomi dediğimiz bir akciğerin tamamının çıkartıldığı operasyonlarda 30 günlük mortalite (vefat) ise sağ akciğer için %7, sol akciğer için %5 seviyesindedir. Bu nedenle pnömonektomi yapılması öngörülen durumlarda hastaların kalp ve solunum fonkisyonlarının lobektomi olacak hastalara göre çok daha ayrıntılı incelenmesi gerekir.
Ameliyat Sonrası Yoğun Bakım Gerekli mi?
Lobektomi uygulanan hastalarda son yıllarda yoğun bakım gerekliliği çok azalmıştır. Biz de buna uygun şekilde sadece ilave kalp hastalığı olan hastaları veya bir akciğerin tamamının alındığı durumlarda hastalarımız 1 gece yoğun bakıma almaktayız. Bunun dışında normal servis takipleri yapılmaktadır.
Ameliyat Sonrası Hastanede Kaç Gün Kalınır?
Kapalı ameliyatlardan sonra ortalama hastane kalış süresi 3 veya 4 gün açık ameliyatlardan sonra ise 5 gündür. Akciğerin tamamının alınması halinde hastanede kalış süresi ortalama 6 gündür.
Ameliyat Sonrası Normal Yaşantıya Ne Zaman Dönülür?
Kapalı ameliyat uygulanan hastalarda hastaneden çıktıktan 1 hafta sonra normal yaşantıya dönülebilir. Açık ameliyatlardan sonra bu süre yaklaşık 3 haftadır.
Ameliyat Sonrası İlaç Tedavisi (Kemoterapi) veya Işın Tedavisi (Radyoterapi) Gerekir mi?
Patoloji incelemesi sonucunda tümör çapının 5 cm’den büyük olduğu durumlarda veya lenf bezlerinde yayılma olduğu durumlarda bu tedaviler gerekli olur. Tümör çapı 5 cm’den küçük ve lenf bezlerinin patoloji incelemesinde yayılma görülmemiş ise ameliyat sonrası tedavi gerekli olmaz.